Hiçbir kitabı okurken bu kadar duygulanmadım, gözlerim
dolmadı ve etkisinde kalmadım. Bir çırpıda okudum, bilmediğim gerçekleri
öğrendim, insanın en büyük düşmanının yine insan olduğunu öğrendim. Mavi Alay,
Struma gemisi ile ilgili araştırmalar yaptım. Okudukça daha da çok kahroldum,
daha da çok etkilendim. Zülfü Livaneli'nin Serenad'ı kesinlikle okunmalı.
Kitapta, II. Dünya Savaşı sırasında, Maximilian Wagner
isimli alman öğretim görevlisinin ve Nadia isimli romanya asıllı
alman-yahudinin aşkı anlatılıyor. Bu aşkın içinde, Adolf Hitler'den, Stalin'e,
savaş döneminden, yahudi katliamına, Struma gemisinde yaşanan tradejiden
Türkiye, Romanya, İngiltere, Almanya ve Rusya'nın gaddarlığına kadar her şey iç
içe geçmiş ve mükemmel düzenlenmiş.
Aynı zamanda, Maya isimli türk kızın bu yaşlı profesör
sayesinde, kökenlerine inip aslını buluşunun da öyküsü anlatılıyor bu kitapta.
Anneannesinin Mavi Alay'da katledilen, intihara sürüklenen bütün ailesinin ve
onlarla birlikte yaşamak için umut bekleyen birkaç yüz kişinin de öyküsünü
öğreniyor Maya. Ayrıca, babaannesinin ermeni oluşunu ve katliamda bütün
ailesinin gözünün önünde öldürüldüğünün hikayesini de anlatıyor kitap.
Herkese, bütün insanlara şiddetle tavsiye ettiğim bu kitabı
bir çırpıda okudum. Aslında bu kitapla ilgili düşündüklerimi bu kadar net bir
şekilde söylemeye ilk başta çok çekinmiştim fakat bunu yazmamın, düşünceme göre
insanın ne kadar gaddar ve tehlikeli bir varlık olduğunun, herkes tarafından
bilinmesini istedim.
Tarihin her dakikasında, tüyler ürperten üstü kapanmış,
binlerce gizli olay olduğunu düşünmeme sebep oldu bu kitap. Düşündükçe, bu
dünyadan, insanlardan nefret edişimin daha da arttığını hisseder gibi oluyorum.
İnsanlar, Türkiye'de o kadar milliyetçi ki, ülkenin yapmış olduğu hataları
söylediğinizde sizi hemen herkes oracıkta vatan haini ilan ederler. Oysaki,
insan susmasa, bazı şeylerin hesabı sorulsa belki de dünya çok daha farklı
olabilirdi. Aslında bunu sadece Türkiye için söylemem yanlış olur çünkü bunun
maalesef dünyanın bütün ülkelerinde aynı olduğunu görüyorum.
Şunu da belirtmek isterim ki; bu kitaptan yola çıkarak,
yapılan haksızlıkları, binlerce masum insanın hayatlarına hiç acımadan kıyan
diğer insanoğullarını içim acıyarak okudum. Kitap bu konuyla alakalı olduğu
için bu konu hakkında da yazmamın çok normal olduğunu düşünüyorum. Yoksa,
dünyanın her yerinde, tarihin bir bölümünde masum olan insanlar, acı çektikleri
gibi aynı zamanda acı da çektirmişlerdir. Çünkü dünyanın düzeni budur ve kimse
bunu değiştiremez, çünkü kimse bunu değiştirmek istemez, aklına bile gelmez.
Nitekim, bu iğneyle kuyu kazmak tabirine de cuk oturur. Dünyada duyarsız
milyarlarca insan varken, sadece bir kişi çıkıp da bu düzeni değiştiremez
artık.
Uzun lafın kısası; bu kitabı alın okuyun. Beğeneceğinize
garanti veriyorum. Aksi olursa da, her türlü yoruma, kalbimle açığım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder