2 Eylül 2011 Cuma

Zülfü Livaneli, Serenad


Hiçbir kitabı okurken bu kadar duygulanmadım, gözlerim dolmadı ve etkisinde kalmadım. Bir çırpıda okudum, bilmediğim gerçekleri öğrendim, insanın en büyük düşmanının yine insan olduğunu öğrendim. Mavi Alay, Struma gemisi ile ilgili araştırmalar yaptım. Okudukça daha da çok kahroldum, daha da çok etkilendim. Zülfü Livaneli'nin Serenad'ı kesinlikle okunmalı.

Kitapta, II. Dünya Savaşı sırasında, Maximilian Wagner isimli alman öğretim görevlisinin ve Nadia isimli romanya asıllı alman-yahudinin aşkı anlatılıyor. Bu aşkın içinde, Adolf Hitler'den, Stalin'e, savaş döneminden, yahudi katliamına, Struma gemisinde yaşanan tradejiden Türkiye, Romanya, İngiltere, Almanya ve Rusya'nın gaddarlığına kadar her şey iç içe geçmiş ve mükemmel düzenlenmiş.

Aynı zamanda, Maya isimli türk kızın bu yaşlı profesör sayesinde, kökenlerine inip aslını buluşunun da öyküsü anlatılıyor bu kitapta. Anneannesinin Mavi Alay'da katledilen, intihara sürüklenen bütün ailesinin ve onlarla birlikte yaşamak için umut bekleyen birkaç yüz kişinin de öyküsünü öğreniyor Maya. Ayrıca, babaannesinin ermeni oluşunu ve katliamda bütün ailesinin gözünün önünde öldürüldüğünün hikayesini de anlatıyor kitap.

Herkese, bütün insanlara şiddetle tavsiye ettiğim bu kitabı bir çırpıda okudum. Aslında bu kitapla ilgili düşündüklerimi bu kadar net bir şekilde söylemeye ilk başta çok çekinmiştim fakat bunu yazmamın, düşünceme göre insanın ne kadar gaddar ve tehlikeli bir varlık olduğunun, herkes tarafından bilinmesini istedim.

Tarihin her dakikasında, tüyler ürperten üstü kapanmış, binlerce gizli olay olduğunu düşünmeme sebep oldu bu kitap. Düşündükçe, bu dünyadan, insanlardan nefret edişimin daha da arttığını hisseder gibi oluyorum. İnsanlar, Türkiye'de o kadar milliyetçi ki, ülkenin yapmış olduğu hataları söylediğinizde sizi hemen herkes oracıkta vatan haini ilan ederler. Oysaki, insan susmasa, bazı şeylerin hesabı sorulsa belki de dünya çok daha farklı olabilirdi. Aslında bunu sadece Türkiye için söylemem yanlış olur çünkü bunun maalesef dünyanın bütün ülkelerinde aynı olduğunu görüyorum.

Şunu da belirtmek isterim ki; bu kitaptan yola çıkarak, yapılan haksızlıkları, binlerce masum insanın hayatlarına hiç acımadan kıyan diğer insanoğullarını içim acıyarak okudum. Kitap bu konuyla alakalı olduğu için bu konu hakkında da yazmamın çok normal olduğunu düşünüyorum. Yoksa, dünyanın her yerinde, tarihin bir bölümünde masum olan insanlar, acı çektikleri gibi aynı zamanda acı da çektirmişlerdir. Çünkü dünyanın düzeni budur ve kimse bunu değiştiremez, çünkü kimse bunu değiştirmek istemez, aklına bile gelmez. Nitekim, bu iğneyle kuyu kazmak tabirine de cuk oturur. Dünyada duyarsız milyarlarca insan varken, sadece bir kişi çıkıp da bu düzeni değiştiremez artık.

Uzun lafın kısası; bu kitabı alın okuyun. Beğeneceğinize garanti veriyorum. Aksi olursa da, her türlü yoruma, kalbimle açığım.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder