18 Eylül 2011 Pazar

ALDATMA

Çocuk, dünyanın en mükemmel sevgilisiydi. Gülüşü, bakışı, sevgisi, bakış açısı, yakışıklılığı... Her kadının bir ömür yanında olmasını isteği tipten bir sevgiliydi. Kız, onu seviyordu. Onunla her şeyin güzel olacağına adı gibi emindi. Fakat, bir şeyler eksikti. İsmini koyamıyordu; sadece bir şeyler eksikti. Olmasını istediği ama tam olarak da ne istediği belli olmayan birtakım durumları hayatında istiyordu. İstedikçe istiyordu. Belki de biraz doyumsuzdu, aç gözlüydü. Tek kişinin, tek bir karakterin varlığı onu tatmin etmiyordu. Ancak; yanlış bir şeyler yapmadan önce mutlaka oturup düşünmeliydi. Yoksa her şey bir çıkmaza sürüklenebilirdi. Sonuç olarak; gençliğin de verdiği bir deli fişek kanla beraber düşünmek istemedi ve her şey paramparça oldu.
Evet, biriyle tanışmıştı. Çok etkilenmişti. Önceleri düşüncelerine sahip çıkabiliyordu. Bunun ne kadar da saçma bir duygu olduğunu kendine hatırlatıp duruyordu. Sonraları, bunu zaten bildiğini, sürekli kendi kendine konuşmasının fikirlerinin önüne geçen şey olmadığını algıladıktan sonra artık susmaya başlamıştı. Eğer susmasaydı, kendi kendine konuşmaya devam etseydi, her fırsatta bunun ne kadar saçma bir fikir olduğunu hatırlatsaydı belki hayatı böyle bir çıkmaza dönüşmeyecekti ve belki de hala o mükemmel sevgilisiyle mutlu olacaktı.
İkisinin arasındaki o belirsiz şeye "arkadaş" süsü verip konuşmaya devam etti, konuştukça konuştu. Muhabbetleri daha da ileri gitmeye başladı. Sorun ise kızın hala bunu kendisine itiraf etmek istemediği için durumu, saçma bahanelerle geçiştiriyor olmasıydı; arkadaşlığımız giderek çok yakın bir hal alıyor, ortada ilişki denen bir şey yok, saçmalıktı. Ortada bal gibi de ilişkiye dönebilmesi çok yüksek olan garip bir durum vardı. Her şey ama her şey kızın elindeydi. Uzak durmalıydı. Duramadı. Belki o da durmak istemiyordu zaten. Her şeyi yaşamaya hazırdı belki de. Artık hiçbir şey umrunda da olmayabilirdi.
Bir gece beraber dışarı çıktılar. Kız hala arkadaşça bir takılma olduğunu düşünüyor -aslında düşünmek istiyor- aralarında bir şey olacağına ihtimal bile vermiyordu -vermek istemiyordu, ya da istiyordu; kalbi isterken beyni onu durduruyordu-. Oysaki, yeni çocuğun fikirleri çok başkaydı. Kızı ilk gördüğü andan itibaren ona tutulmuştu ve bu gece çok şık planlar yapmıştı. Onu kazanmaya niyetliydi. Kızın sevgilisi olduğunu biliyordu fakat bu onun için önemli değildi; kız istedikten sonra aralarına "erkek arkadaş" giremezdi. Böylece onun için çok önemli olan bu gecenin işleyişinin nasıl olması gerektiğini haftalarca düşündü, taşındı. Ne yapabilirdi, düşündü.
O gece ikisi de çok gergindi ve ikisi de çok net bir şekilde bunu belli ediyorlardı. Kız gergindi çünkü; sevgilisini üzecek bir şey yapmamak için kendini olabildiğince kasmıştı. Çocuk gergindi çünkü; kızı o gece kazanmakta kararlıydı. Birkaç Scotch'tan sonra, ikisi de gerginliğini attı. Hafif çakır keyif olmuşlardı ve yumuşamaya başlamışlardı. Sohbet iyice ilerlemişti ve gürültülü mekanda birbirlerini daha net duyabilmek için iyice birbirlerine yaklaşmışlardı. Ne olduysa o anda oldu. Kız içinden, bu kadar yeter, kendine gel diyerek, kendini çocuktan çekmeye niyetlenmişken, çocuk; o anda kızın dudaklarına yapışmıştı. Kız önceleri dirense de daha fazla direnemeyerek kendini teslim etmişti. O geceyi de birlikte geçirmişlerdi. Belki zaman dursaydı ve hala birbirlerini net duyabilmek için yakın mesafede olsalardı ve kız kendini çekmek için iki saniye daha erken davransaydı, aynı yatakta uyanmayacaklardı.
Sabah olduğunda, çocuk çoktan uyanmış kızın güzel yüzünü inceliyordu. O kadar çok mutluydu ki, hemen kalkıp kahvaltı hazırlamalı ve tepsiyi yatağa getirmeliydi. Aynı film yıldızı gibi hissediyordu kendini. Tepsiyi hazırladıktan sonra, bahçesinden kopardığı kıpkırmızı ve kocaman gülü de tepsiye koymuştu. Oysaki bilmiyordu, kız güllerden nefret ederdi.
Kız da uyanmıştı. İçi ağlıyordu, sadece güllerden değil kendinden de nefret ettiğini düşünüyordu. Hiçbir şey istemediğini, sadece gitmek zorunda olduğunu söyledi. Çocuk anlamıştı. Konuşmak istedi, kızı tekrar yatağa oturttuktan sonra onun için ne kadar önemli olduğunu ve onu kazanmak için her şeyi yapacağını söyledi. Fakat kız, aynı duyguları hissetmiyordu. Apar topar hazırlandıktan sonra evden kaçarcasına çıktı. Sevgilisinin yanına gidip her şeyi anlatacaktı. Ne kadar üzgün olduğunu ve onu çok sevdiğini. Söylese bile artık her şeyi bitirecekti sevgilisi. Onun ne kadar gururlu biri olduğunu biliyordu. Düşündüğü gibi oldu ya da olmadı belki de. Çocuk sadece yalnız kalmak istediğini ve onu görmek istemediğini söyledi.
Günler geçti. Yeni çocuk onu hala sevdiğini ve onunla beraber olmak istediğini söylerken, sevgilisinden haber yoktu. Kesinlikle pişman olmuştu; yeni çocuğu istemiyordu. İstediği tek kişi vardı o da sevgilisiydi ama onu da zaafları yüzünden kaybetmek üzereydi. Böylece yeni çocuğa; onu istemediğini söyledikten sonra sepetledi. Sevgilisine gelince; iki hafta sonra kızı affetiğini söyledi. Kız çok mutlu oldu, her şeyin daha mükemmel olacağını düşünüyordu. Oysaki, bir ay sonra sevgilisini başka bir kızla evinde sevişirken basacağını ve aralarındaki her şeyin biteceğini, kendisinin de o yeni çocukla yeni bir ilişkiye başlayacağını bilmiyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder