Doyamadan yaşıyorum gibi bir hisse
kapılıyorum, her zaman. Hayat, yaşam, dostluklar, o kadar kısa ki sanki elimi
uzatıyorum birkaç saniye tutuyorum ve bıraktığım gibi hepsi bir anda uçuyor,
hepsi değişiyor ve yerine yenileri geliyor. Başka hayatlar tanıyorum, ben
tekrar değişiyorum, düşüncelerim bu yeni hayatımın içindekilere göre değişiyor
ve yine elimi bıraktığımda hepsi uçuyor, yerine tekrar yenileri geliyor gibi.
Arkamda bir şeyler bırakmak
istiyorum; tamamen gittiğimde benim adımı anacak, yaptıklarımı konuşacak belki
de yazdıklarımı konuşacak insanlar istiyorum. Milyonlarcasından sıyrılmanın ne
kadar zor da olduğunu bilsem bile, çabalamak istiyorum. En önemli şey de
çabalamak değil midir zaten? Sayılamayacak kadar çok insan geldi, yaşadı ve
gitti. Hiçbirinin adını bilmiyoruz. Benim korkum da bu işte. Hiç kimse
arkasında önemli düşünceler, yapıtlar, yazınlar bırakamaz tabi. Ancak ben bunu
istiyorum. Belki de çok komik düşünüyorum; belki de çok doğru düşünüyorum;
belki de çok saçma. Sadece çabalamak istiyorum.
Yazarken mutlu oluyorum, hele ki
okununca daha da mutlu oluyorum. Birilerinin bana ne kadar güzel yazdığımı
söylemesi beni dünyanın en mutlu insanı yapıyor. Kendime daha mükemmel bir
uğraş düşünemiyorum. Yazmak, okumak, yazmak, okumak, yazmak, okumak, yazmak,
okumak, yazmak, okumak, yazmak, okumak... arka arkaya yazdığımda bile
sıkılmadan sayfalarca dökebilirim bu iki kelimeyi; hayatımın anlamını oluşturan
bu iki kelimeyi.
Benim için hayat demek, yaşam
demek, daha doğrusu yaşayabilmek demek; düşük sayılabilecek bir maddiyat,
istediğim işi yaptığımda sonuç olarak maksimum hazı aldığım takdirde her zaman
en son planda kalacak olması ve bunun hiçbir öneminin olmaması çünkü önemli
olan benim mutlu yaşayacak olmam demektir. Uzun lafın kısası; istediğim işi
yapabiliyorsam eğer gerisi önemsizdir. Örneğin siz de, sizin için en önemli
olan durumu düşünün; bu durumdan maksimum zevki aldığınızı düşünün. Yolunuza bir
engel çıksa dahi o işi yapmaya devam edersiniz, çünkü; mutlusunuz. İşte benim
edebiyat aşkım da sizinkinden farksız.
Birtakım planlar kurdum, bu
planların hiçbiri kötülük, çirkeflik içermeyen planlar. Aslında birkaç durum
şans eseri karşımda belirdi ve benim bu aşkıma ulaşabilmemi ve onu
gerçekleştirebilmemi sağlayacak kapılar açtı bana. Tamamen şanslıydım
diyebilirim. Tabi sadece şimdilik. Zaman ne gösterir bilinmez ama eğer işler
yolunda gitmez ise, ne demişler? İnsan kendi şansını kendi yaratır... Bakalım
ben bu şansı yaratabilecek miyim yoksa ayağıma kadar gelen şansı mı kullanmayı
seçeceğim. Her iki şartta da mutlu olmak istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder