22 Ocak 2012 Pazar

ANI

Tam olarak kaç yaşında olduğumu hatırlamıyorum. Belki üç, belki de dört. Ama en fazla beş. Saçlarım omuzlarımdan aşağıya doğru döküldüğünü hatırlıyorum. Onları yarım at kuyruğu yapmış annem. Geri kalanı sırtımdan aşağıya doğru sarkıyor. Üzerimde beyaz bir elbise var. Yeni alınmış belli. Gıcır gıcır yeni ayakkabılarımla da uyumu yakalamış. Bir de krem rengi bir kuşağı var elbisenin. Üzerime giydiğim andan itibaren kendimi prenses gibi hissetmeme sebep olan böyle bir elbise.
Evde annem ve babamla beraber oturuyor muyum yoksa dışarı çıkmak mı üzereyiz, tam olarak hatırlamıyorum. Belki de eve bir yerden yeni gelmişizdir. İkisi bana şaka yapmak istemişler ve birden konuşmaya başlamışlar. Biz senin gerçek annen ve baban değiliz. Seni sokaktan aldık ve büyüttük. Gerçek annen ve babanın kim olduğunu da bilmiyoruz, sen de bilemeyeceksin. Bütün bu laflardan sonra kaçıp hemen her evde depo niyetine kullanılan yere, yani küçük tuvalete saklanmışlar. Ben başlıyorum ağlamaya. Nasıl ağlıyorum, bağırıyorum, çağırıyorum. Annemle babam da kıkır kıkır gülüyorlarmış. En sonunda bakmışlar ben ciddiyim ve hemen saklandıkları yerden çıkıp bana doğru koşmaya başlamışlar. Sonra hemen şaka yaptık lafları... Sarılmalar... Öpüşmeler...
Seneler sonra büyüdüm. Dayımın kızı oldu. Hep beraber iki aile Göcek'e tatile gittik. Hiç unutmam 30 Ağustos Zafer Bayramı tatille birleşiyordu. Herkes izin aldı, eh okullar da açılmamıştı. Atladık gittik. Çok güzel bir tatil yaptıktan sonra İzmir'e döndük. Orada da biraz kalıp İstanbul'a, evimize dönecektik. İzmir'e dönerken, yolda hep beraber arabadayız. Annem, ben, dayım, diğer dayım, yengem, kuzenim... Kuzenim altı veya yedi yaşında olsa gerekti. Çok da net hatırlamasam da yaşını, büyük olmadığını biliyorum. Ben de lisedeydim. Bir anda dayım ve yengem başladılar kuzenime, biz senin gerçek annen ve baban değiliz demeye. Kuzenim şok oldu, gerçek annem kim diye sorgulamaya başladı. Benim annem, yani onun halası, senin gerçek annen benim dedi, üstüne de diğer dayım ben de senin babanım deyince, kuzenim başladı ağlamaya. Neyse tabi hemen gerçek söylendi. Yine şaka yaptık lafları... Sarılmalar... Öpüşmeler...
Şimdi diğer dayımın da kızı oldu. Şu anda dört-beş yaşlarında. Aynı "şaka"yı ona da yapmak için sabırsızlanıyoruz. Sanırım hepimizin genlerinde biraz psikopatlık ruhu var. Eh tabi biz evleneceğiz, sonra bizim de çocuklarımız olacak... Daha da bir şey söylememe gerek yok sanırım. Artık bu ailedeki küçük çocukların kaderi bir şekilde benim çocukluğum ile belirlenmiş oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder