9 Şubat 2012 Perşembe

ÖLÜM

Artık ölümden daha da çok korkuyorum. Nereye gideceğimi bilmediğimden korkmuyorum. Dinsel bir korku da değil, hayır. Nasıl öleceğimden de çok fazla korkmaz oldum. En büyük korkum arkamda bırakacağım insanlar olacak. Şimdi ölmüş olabileceğimi düşünüyorum. Ailem ne yapar? Özellikle annem ve babam? Beni gerçekten seven ve samimi olan arkadaşlarım ne yapar? Unutulur muyum yoksa onların kalbinin içinde hep bir yerlerde kalır mıyım diye düşünüyorum. Aslında düşünüyordum; artık cevabımı biliyorum.
İnsan hiç unutmuyor ölümü. Belki unutmuş gibi davranıyor, belki de sürekli ağlayan biri olmak istemediği için hatırlamadığını kendine söyleyerek kendini kandırıyor. Gerçek şu ki, insan yatağa yattığı her an bugün hayatımda ne değişti, hayatımda kimler yok diye düşünüyor. Acım belki hafifliyor ama asla unutulmuyor. Dedem hiçbir saniye aklımdan çıkmıyor, hep kilitli kapılarımın içinde dedemin öldüğü bilgisi benimle alay ediyor. Bundan sonra hiçbir doğum günüm eskisi gibi olamayacak, çünkü ben "kutlu doğum hafta"mda dedemi kaybettim. Artık her doğum günüm yaklaştığında dedemi hatırlayacağım. Artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak. Ama hiçbir zaman da onu unutmayacağım.
Bir daha onu görememek, sesini duyamamak, öpememek, sarılamamak... Bütün bu bilgiler her seferinde benim donmama sebep oluyor. Çok kolay ağlayan bir insan olarak, dedemin öldüğünü duyunca hiç ağlamadım, ağlayamadım. İnsan donup kalıyor, kas katı kesiliyor. Hiç inanmazdım, duygusuzlar derdim bu tip insanlara. İnsan başına gelmedikçe bilemezmiş. Ben de dondum, kas katı kesildim. Ağzımdan hiçbir ifade çıkamadı, konuşma yeteneğimi kaybettim. Tam kırkbeş gün oldu. Acı hiç dinmedi. Hiç dinmeyecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder