18 Kasım 2012 Pazar

SÜLÜK ÜZERİNE NOTLAR

sülük; denizde ya da tatlı suda yaşayan, kan emici, halkalı solucan; yapışkan, sırnaşık (kimse)

Sülük bir bakıma bizden çok üstün bir varlıktır; bizi nerede ve nasıl bulacağını bilir -genellikle banyoda ya da cinsel ilişkinin ortasında ya da uykuda. Sizi büyük aptesinizin ortasında yakalamakta da pek ustadır. Şayet kapıdaysa, "bir dakika, allah kahretsin, bir dakika!" diye bağırabilirsiniz, ama ıstırap içinde bir insanın sesi onu yüreklendirir sadece -kapıyı daha sert, daha heyecanla yumruklamaya başlar. Sülük genellikle hem kapıyı vurur hem de zili çalar. Nasıl açmazsınız kapıyı? Gittiği zaman -nihayet- bir hafta boyunca kendinize gelemezsiniz.

Sizden farklı olarak bol bol gevezelik edecek vakti vardır sülüğün, üstelik bütün fikirleri sizinkilere terstir. Ama o bunu asla bilmez çünkü hiç susmaz, araya iki kelime sıkıştırıp ona katılmadığınızı söylemeye kalkışsanız bile sizi duymaz. Sizin araya girişiniz onun için bir boşluk anıdır, konuşmasına kaldığı yerden devam eder. Sülük sizin uyku saatlerinizi de çok iyi bilir, siz derin uykudayken telefon eder ve ilk sorusu "uyandırdım mı?" olur. Ya da evinize gelir, perdelerin örtülü olduğunu gördüğü halde orgazmı çağıran bir coşku ile kapıyı yumruklar, parmağını zile basıp tutar. Cevap vermezseniz, "orada olduğunu biliyorum!" diye bağırır, "arabanı gördüm."

Bu yıkıcı insanlar düşünce mekanizmasının nasıl çalıştığından habersiz de olsalar onlardan hoşlanmadığınızı sezerler. Ama bu onları kamçılar. Ayrıca ne tür bir insan olduğunuzun da farkındadırlar -incitmekle incinmek arasında hep ikinciyi seçen birisiniz. Sülük insanlığın iyi yanları ile beslenir; iyi insanın kokusunu alır.

Sülüğün kendi keşfi sandığı bazı standart ve kabız fikirleri vardır. En çok sevdiklerinden bir, iki örnek:
"Hiçbir şey BÜTÜNÜYLE kötü olamaz. Bütün polisler kötüdür diyorsun, ama değildir. İyi polislere de rastladım ben. İyi polis de var." Fırsat bulup ona bir insanın polis üniformasını üzerine geçirdiği andan itibaren mevcut düzenin maaşlı bekçisi olduğunu anlatamazsın. Polisin işi değişimi engellemektir. Gidişattan hoşnutsanız bütün polisler iyidir, değilseniz kötüdür. Bütünüyle kötü diye bir şey vardır ama sülük bu kulaktan dolma ev üretimi felsefe ile doludur, bunlardan vazgeçmez. Sülük insana düşünce özürlü biri olarak yapışır -acımasızca, kesin ve sonsuza dek.

"Olup bitenlerden habersiziz, gerçek yanıtların bize ulaşması mümkün değil. Liderlerimize güvenmekten başka çaremiz yok." Bu o denli aptalca ki yorum yapamayacağım. Sülüğün saçmalıklarını sıralamaktan da vazgeçiyorum hatta. Sinirlerim bozuluyor.

Devam edelim. Sülüğün isminizi ve adresinizi bilmesi de gerekli değildir. Sülük her yerdedir. Kokuşmuş, zehirli, ölümcül ışığını üstünüze yansıtmaya her an her yerde hazırdır. Çalıştığınız, iş yaptığınız mekanlarda da mutlaka bir sülük vardır. Yine de hepimizin belki de farkında olmadan birilerine sülüklük yapmış olmamız olasılığını da gözardı etmemekte yarar var. Berbat bir düşünce ama büyük olasılıkla doğrudur. Hem sülüpe karşı dayanıklılığımızı da artırabilir. Yüzde yüz insan yoktur aslında. Hepimizin, başkalarının farkında olup bizim farkında olmadığımız deli ve çirkin bir yanı vardır. Yoksa bu çiftliğe nasıl katlanırdık? Yine de sülüğe karşı önlem alan insana saygı duymalı. Sülük kesin tavır karşısında ürker, başkasına musallat olur.

Belki bir gün dünya düzeni öyle değişir ki, iyi ve dürüst bir yaşantının sonucunda sülük sülüklükten çıkar. Sülüklüğün olmaması gereken şeyler yüzünden oluştuğuna dair bir varsayım var. Kötü hükümet, kötü hava, berbat seks, bir kol tahta anne, parlak yastıklara gömülüp oturan baba, vesaire. Ütopik toplum gerçekleşir mi gerçekleşmez mi, bilemiyoruz. Ama hala insanlığın bozuk tarafları ile uğraşmamız gerekiyor -açlar, siyah beyaz ve kızıl, uyuyan bombalar, hipiler, yeterince hipi olmayanlar, kötü bira, bel soğukluğu, ödlek editörler, bunlar şunlar bunlar şunlar ve sülük. Sülük hala yaşıyor. Ben bugün varım. Yarın değil. Benim ütopyam bugün daha az sülük diyor. Sizin hikayenizi de dinlemeyi çok isterdim. Eminim herkesin katlanmak zorunda kaldığı bir-iki sülüğü vardır.

Tanıdığınız sülüklerden birini düşünün ve kendinize onu gülerken görüp görmediğinizi sorun. Hiç gördünüz mü güldüklerini?
Selam. Seni uyandırmadım, değil mi?
Hay Allah, düşünemedim.

Charles Bukowski, Sıradan Delilik Öyküleri, Sülük Üzerine Notlar, Parantez Yayınları, Temmuz 2012.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder