1 Kasım 2012 Perşembe

SENİNLE YAPILACAKLAR LİSTESİ

Mesela seninle neler yapardık diye düşündüm. Kafamdan sayfalarca süren bir liste geçti bile.

Seni o çok sevdiğim kahvaltıcıya götürürdüm. Belki alışkanlık yapardı sende de. Hep oraya gitmek isterdin. Büyük iştahla yerdik belki menemenimizi. Ekmeğinin üzerine reçel sürerdim, yedirirdim belki sana. Sonra beni öperdin reçelin tadını ben de alabileyim diye. Doyduktan sonra kahvemizi içerdik. Yanında sigara da yakardık kesin. Sigaradan bir nefes alıp içimize çekerken dumanını birbirimize bakardık belki, aşkla.

Yorulana kadar, ayaklarımız uyuşana kadar yürürdük bir yerlerde belki. El ele falan tutuşurduk. Gerçekten yorulduğumuz zaman öpüşüp birbirimizden güç alırdık, yola devam ederdik belki.

Tatile giderdik beraber. Karavan falan kiralardık belki. Bütün Avrupa'yı karavanla gezerdik. Ben de kullanmak isterdim ama sen ölmek istemediğini söyleyip dalga geçerdin benimle. Ben de gülerdim kesin. Doğru söylüyor olurdun çünkü. Bulduğumuz nehirlerin yanına park ederdik. Ateş yakardık. Ateş yakmamıza rağmen üşürdük belki. Sen üzerime bir sürü battaniye örterdin. Yine de üşümeye devam ederdim. Sonra kollarına alırdın. Saçımı okşarken uyuyakalırdım belki. Öperek uyandırırdın sonra. İnadına uyanmazdım ben de. Mecburen kucağına alıp karavana taşımak zorunda kalırdın. Üzerimi çıkartırdın, pijamalarımı giydirirdin. Lenslerimi çıkartmam gerektiğini asla unutmazdın, hemen hatırlatırdın. Sonra sen de yanıma kıvrılırdın. Beni göğsüne çekerdin, sarılarak uyurduk.

Kitap okurduk mesela beraber. Uçsuz bucaksız bir kumsal düşün. Bizden başka kimsenin olmadığı. Sadece kuşların ötmesini ve dalgaların sesini duyuyoruz. Kumsala kocaman bir örtü seriyoruz. Şarabımızı açıyorsun falan. Kuma yatıyorsun, benim başımı da göğsüne koyuyorsun, ben de yatıyorum böylece. Bir elinde kitabını tutuyorsun, diğer elinle boynumu kavrıyorsun. Ben de bir elimle senin elini tutup okşuyorum, diğer elimle de kitabımı tutuyorum. Arada birbirimizi öpmek istiyoruz. Kitaplarımızı fırlatıyoruz. Küçük bir öpücükle başlayıp şehvetli bir sevişmeyle bitiriyoruz.

Bara girdiğimizi düşün. Deli gibi içmek istiyoruz. O gece amacımız sarhoş olmak. Oluyoruz da. Belki biraz ot içiyoruz. Gülmekten çenemiz yere düşecek gibi hissediyoruz. Kendimizi eve zor atıyoruz. Kapıdan girer girmez birbirimize bakıyoruz. Kelimelerle söylemek istediğimiz şeyleri vücut dilimizle anlatıyoruz. Sabaha kadar Lana Del Rey dinleyerek sevişiyoruz belki.

Bazen birbirimizi deli gibi kıskanıyoruz. Kavga ediyoruz. Belki birbirimize vuruyoruz bile. Ama sorun değil çünkü seviyoruz. Gerçekten zarar verecek bir şey asla yapmayız birbirimize, biliyoruz. Telafi ediyoruz sonra, yatakta muhtemelen.

Sonra düşün, beraber mutfağa girip yemek yapıyoruz. Bazen italyan yemekleri yapıyoruz, yanına kırmızı veya beyaz şarap açıyoruz. Bazen tamamen abur cubur yemek istiyoruz, saçma sapan fast-food yemekler yapıyoruz. Yanında bira açıyoruz. Bazen de sen balık kızartıyorsun bana, bir sürü meze yapıyorsun. Mutfak kapısından seni izliyorum, geliyorum arkandan sarılıyorum ve boynunu öpüyorum. Çünkü boynun çok tatlı, hep öpmek istiyorum. Kızıyorsun ama bana, bir şeyle uğraşırken rahatsız etmemi istemezsin hiç. Yine de kıyamıyorsun ben suratımı asınca. Sofrayı hazırlatıyorsun bana. Kocaman rakı da koyuyoruz masaya. Böylece yemekte öpüşerek barışıyoruz. Bazen de ben sana yemek hazırlıyorum. Hem de sürpriz yapıyorum. Sen dışarı çıktığında, işlerini halledip eve geldiğinde masayı görüyorsun. Hem de çok acıkmışsın. O an seviyorsun beni. Yine ve yeniden.

Birkaç gün görüşemiyoruz mesela, düşün. Özlemeyi seviyoruz çünkü birbirimizi. Sen beni dışarıda bekliyorsun. Güzel eski bir kapıya yaslanmışsın. Ben biraz geç kalıyorum çünkü dakik olamıyorum bir türlü. Sen bundan nefret ediyorsun ama karşıdan beni sana doğru koşarken görüyorsun. İşte yanına geldiğim an, bütün kızgınlığın geçiyor. Sarılıyoruz. Birbirimizi öyle öpüyoruz ki, kelimelerle anlatılamayacak şehvetle, özlemle, aşkla.

Beraber film izliyoruz belki. Başım senin omzuna düşüyor, uykum gelmiş uyumak istiyorum. Sen inatla izlemeyi sürdürmek istiyorsun. Seni o kadar seviyorum ki, kabul ediyorum. Uyuyakalsam bile son gücüme kadar dayanmaya çalışıyorum. Beraber duşa giriyoruz belki. Başımı yıkıyorsun falan. Beraber alışverişe gidiyoruz. Yemeklik malzemeler alıyoruz, içki alıyoruz, dergiler, kitaplar, yeni tabaklar, bardaklar alıyoruz. Seninle bir sürü şey yapıyoruz daha belki. Şimdi söyle, gerçekten bunların yüzde birini bile istemez miydin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder