2 Aralık 2011 Cuma

ANNEANNEM/DEDEM

O kadar çok alıştım ki sizlere... Gittiğiniz zaman bu ev benim için bomboş olacak. İlk başlarda çok zor olsa da, kalabalıklık beni sıksa da, siz benimle beraberdiniz ve çok da güzel bir ay geçirdik sizinle. Keşke hiç gitmeseniz, keşke hep beraber olabilsek, keşke bu kadar uzak yaşamasak.

   Kalabalık sevmiyorum diyorum; yalan!
   Tek başıma daha mutluyum diyorum; yalan!
   Zorla arayıp konuşamam diyorum; o da yalan!

Aslında sizi ne kadar çok seviyorum. Yaptığınız fedakarlıklar, benim için verdiğiniz emekler o kadar önemli ki benim için, hakkınızı asla ödeyemezdim. Bu sene, hatta sadece bu bir ay, durup düşünmeme sebep oldu. Bu süreç içerisinde gerçekten benim için ne kadar değerli olduğunuzu anladım. Bundan sonra bir çocuk gibi davranmamaya, her zaman sizi aramak için fırsat kollamaya karar verdim. Siz bunu hakkediyorsunuz.
Biricik dedeciğim, geçen sabah yanıma geldi ve bana şöyle bir cümle söyledi: "Dün akşam sana bakmaya geldim canım torunum, ama uyumuştun, ben de uyandırmak istemedim. Sana diyecektim ki; bak kızım, ben artık 87 yaşındayım ve yaşlandım. Bu zamana kadar seni üzecek bir şey yaptıysam özür dilerim." Bunları yazarken bile gözlerim dolu dolu oluyor, çünkü, o bir gün gidecek ve sanki o gideceği günü bilmiş gibi bana bunları söylüyor. Keşke bir yolu olsaydı da onları daha fazla görebilseydim, daha fazla ilgilenebilseydim. Hiç sulu gözlü olmayan biri, ben, hüngür hüngür ağlıyorum. Onları çok seviyorum.
Anneannem, iki gündür ağlıyor. Ona göstermemeye çalışıyorum ama benim de içim ağlıyor. Geçmiş için pişman olduğum şeyi düşünüyorum; keşke onları daha fazla arasaydım, keşke tatillerimde onların yanına gitseydim. Fakat, bunları düşünüp, pişman olmanın artık bir önemi kalmadı. Artık, ne kadar geç bilmesem de, onlara daha fazla vakit ayırmaya çalışacağım.
Sizi seviyorum, keşke gitmeseniz, keşke burada bizimle beraber yaşasanız. Hep beraber mutlu olsak. Sizi çok ama çok seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder